Bir araba lastiğinin , bir futbol topunun veya bir balonun patlamadan dayanabildiği bir basınç düzeyi vardır. İnsanların ve de toplumların da dayanabildikleri bir baskı düzeyi vardır.
Toplumsal olayların dünyadaki ve ülkemizdeki tarihsel geçmişine baktığınız zaman , bir sebepler zinciri ve tetikleyici bir olay olduğunu görürsünüz. Toplumun ve ülkenin sorunlarını iyi okuyamayan ve çözüm üretemeyen , üretemediği noktada baskıcı uygulamalardan medet uman liderler ve iktidarlar , çözülmeye ve iktidardan düşmeye mahkumdurlar. Tarihin çöplüğü bunun gibi sayısız örnekle doludur.
Yakın tarihimizdeki Gezi olayları olarak adlandırdığımız süreçte bunun tipik bir örneklemidir. 2008-2013 yılları arasında adına Cemaat denilen yapının yarattığı kumpas davaları ve de adına çözüm ve açılım süreci dedikleri gizli saklı yaptıkları işler toplumun sinir uçlarına kadar gerilmesine sebep olmuştur. İktidarın bu kumpasların odağındaki bu yapıya açıktan destek vermesi ve tepkilere sessiz kalması bir basınç yoğunlaşması oluşturmuş ve de Gezi parkındaki bir ağacın kesilmesi toplumun belli bir kesiminin tepkilerinin boşalmasına sebep olmuştur. Kutuplaşma siyasetinin getirdiği gerginlik toplumu bölmüş ve de çatışmaları getirmiştir. Bunlar istenen ve de talep edilen sonuçlar değildir.
Bugün de pandeminin getirdiği sıkılmışlık, ekonomik sorunların gittikçe ağırlaşması ve yoksulluğun çok hızlı bir şekilde artması ve tüm bunların üstüne Sedat Peker adlı iktidarın yıllarca el üstünde tuttuğu ve üzerine toz kondurmadığı içlerinden birinin yolsuzlukları, sebepsiz zengileşenleri ve pis ilişkileri ortaya koyması ile toplum iyice gerilmiş durumda. İşin ilginç tarafı iktidarın hiç bir şey yokmuş gibi sessiz kalması, yargıyı aynen kumpas davalarındaki gibi kullanması ve hiç bir soruşturma açtırmaması, üstüne üstlük söke söke alırlar, porsiyonları küçültün gibi söylemleriyle toplumdan iyice koptuğunu göstermesi ,tepkiselliği iyice artırmaktadır. Çözüm üretemeyen ve gerginliği azaltamayan siyaset , çözümü halkın kendisinden istemek zorundadır. Bu iktidarın bir çözüm üretemeyeceği açık ve net olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü çok kirli ilişkiler ve sebepsiz zenginleşmeler toplumun içten içe tepkisini çekmektedir.
Bunalmış ve de basıncı artmış bir toplumun ve ülkenin , bu bunalmışlıktan çıkmasının yolu seçimdir. Halk o çözümü kendisi bulacaktır ve bize düşende ona saygı duymak olacaktır.
04/07/2021 Gökmen Karataş
|